Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu
|
| | Profesör Alımları | |
|
+2James Séphirot Svetléna Rosselyn Widmore 6 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Svetléna Rosselyn Widmore Hogwarts Müdire Yardımcısı
Mesaj Sayısı : 838 Yaş : 28 Nerden : İngiltere Savaşta Hangi Taraftasın ? : Tarafsız ^^ Asa : Kristal Gözyaşları ^^ Evcil Hayvan : Mina adlı bir kedisi var. Kan Durumu : Safkan Özel Yetenek : Zihinfendar ^^ Patronus : Tek Boynuzlu At. Kayıt tarihi : 17/04/08
Büyücü Özellikleri Galleon: 1000
| Konu: Profesör Alımları C.tesi Nis. 11, 2009 5:52 pm | |
| Profesör olmak için alttaki formu doldurmanız yeterli..
Ad: Soyad: Örnek Rp: İstediğiniz Ders:
Karanlık Sanatlara Karşı Savunma --> Angel Marsdén Millér Biçim Değiştirme --> İksir --> Tılsım-Muska --> Sihir Tarihi --> Muggle Araştırmaları --> Eski Yazılar --> Zihinbend --> Astronomi --> Kehanet --> Aritmansi --> Bitkibilim --> Sihirli Yaratıkların Bakımı --> Mitoloji --> Uçuş --> | |
| | | James Séphirot Zihinbend Profesörü
Mesaj Sayısı : 3 Kayıt tarihi : 26/05/09
| Konu: Geri: Profesör Alımları Salı Mayıs 26, 2009 2:02 pm | |
| Ad: James Soyad: Séphirot Örnek Rp: - Spoiler:
Gece tüm soğukluğunu üzerine giymiş , müttefiği olan rüzgarla üstüme üstüme geliyordu. Yaşlı bedenim artık soğuktan bile etkilenir hale geldiğinden üstüme kapkara bir cübbe atı verdim. Bu en azından Dolunay'ın Güneş'ten alıp ta bize yansıttığı ışınları üzerime daha çok çekmeme neden oluyordu. Ağır ve sert adımlarla metrodan indim. * İtalya ... diye fısıldamadan edemedim. Şimdi ki vampir lideri Volturi'nin babasıyla İtalya'nın her karışında döğüşmüştüm. Zihnimi anılardan arındırdıktan sonra her metropolden farklı olan gri taşlarla süslenmiş metropol göze hitap ediyordu. Ağır adımlarım , sert taşları titretirken vampirlerin zevkine hayran kalmamak elde değildi. Gerçekten iyi bir düzenek kurmuşlardı. Acaba o küçük beyinlerinin içinde az da olsa akıl olduğunu anlamışlar mıydı ? * Herneyse diyerek zihnimi bu sefer tamamen arındırıp metropol merdivenlerinden çıktım. Sol iç cebimden sigara çıkarırken cüppemin eteklerinin savrulması hoşuma gitmişti. Her nedense bu bende bu yaşta olmama rağmen bir karizma duygusu yaratıyordu. Yüzüme yerleştirmek istemediğim gülücük zorla yerini alırken sigaramın ucunu alevlendirdim. 2- 3 seferlik sık seansların ardından ciğerlerim bayram etmişti. * Duman altı olmak deyimi tam da onlar içindi.
Sigaramın dumanını ciğerimin en derinlerine çekmeye devam ettiğim sırada Don Juan'ın boş görüntüsüyle karşılaştım. Sokakta hiç kimse yoktu ve burnuma gelen vampir kokusu hayra alamet değildi. Meydanın bir kalkıp bir inen duvar silüetlerine dikkatlice bakarken gözüme bir şey çarptı. Bir insanı boynundan tutmuş başka bir insan. Artık onu kurtarma gibi bir şansım kalmamıştı ama onu yapanı öldürmek harika olurdu. O binanın bir kilise olduğumu gördüğümde sinirim iyice tepeme çıktı. Az daha kurtadam formuma dönüyordum , kendimi sakinleştirdikten sonra cansız bedenin kiliseden aşağıya düşüşünü izledim. Kafamı sağa sola doğru çevirirken yaşlı bedenimin bir gencinkinden daha ateşli olduğunu hissettim ve bir hamlede kilisenin çatısına cisimlendim. Adam beni gördüğünde hem şaşırmıştı hem de korkmuştu. Parmağıyla beni işaret ederken sesinde korkmamaya çalışan bir ton vardı. * Sen de kimsin ? Buz mavisi gözlerim geceyi aydınlatırken ağzımdan ölümcül tonda bir hece fırlayıverdi. * Ecel ! Kılıcım bir anda kilise camında parlayıverdi. Hızlı bir hamleyle vampirin arkasına cisimlendim. Genç ve yakışıklı vampir daha ne olduğunu anlamamıştı. Etrafına korka korka bakarken kılıcım 90 derecelik bir dönüş yaptı ve vampirin kafası yere düştü. Kılıcımı tekrar yerine koyarken vampirin yüzüne son bir kez baktım. İnce kaşlı , boynuna kadar gelen siyah saçlı ve kara gözlü bir gençti. Fakat avlanmak için yanlış zamanı seçmişti.
* Ava giden avlanır dediğimde çoktan aşağıya cisimlenmiştim. Ağır ve sert adımlarım boş sokakta yankılanırken bir iki kere öksürüverdim. Öksürme anımda vampiri öldürmeye gitmeden önce yarısında attığım sigarayı gördüm. Yavaş bir hamleyle onu yerden aldıktan sonra ucunu temizleyip tekrar ağzımla birleştirdim. Ciğerlerim isyan bayrağını çekip boğazımı düğümlerlerken etrafımda silüetler belirmeye başladığını gördüm. Görünüşe göre fazla koku yaymıştım. Eh , ölüme bu kadar yaklaşmışken kaçmak bize yakışmazdı. O yüzden hepsiyle dalga geçerçesine elimi kaldırıp selam verdim. Ancak hiç biri selam vermedi , neredeyse 10 - 17 kişi sıra halinde toplanmış beni kesiyorlardı. Hepsinin gözünde tek bir şey vardı , oda şeytanımsı bir kırmızılık ... Buz mavisi gözlerim kırmızı gözlerle kesişirken etrafımda bir daire oluşturmaya başlamışlardı. Yüzümdeki sinsi gülümseme gittikçe artarken her birinin içinde bir zerrede olsa korku olduğuna adım gibi emindim. Burnumun her hücresi vampirlerin o pis kokularıyla doluşurken burnumun en ucundaki noktaya az da olsa dost kokusu , yani kurtadam kokusu geliyordu. Yüzümdeki gülümseme gittikçe artarken üstüme ilk gelen hayatının hatasını yapmıştı. Dolunay'ın parlattığı kılıcım havada bir kalkıp bir inerken vampirin kafası kopmuştu. Aslında kafasına pekte ihtiyacı yok gibiydi. Böyle bir çirkin surat taşımaktansa ölmeyi yeğlerdim. Savaş ortasında aklıma son gelecek düşünceyi aklımdan silerken bir anda cisimlenip o yuvarlaktan kurtuldum. Üstüme gelen 2 vampire karşı Altıpatlar'ı mı çıkardım ve ikisinide yere serdim. Tam bu sırada burnuma gelen kurtadam kokusu daha da keskinleşti ve bir silüetin havada zıplayıp vampirleri halletmeye başladığını gördüm.
5 Dakika Sonra
Derin bir nefes alma vakti gelmiş gibiydi. 14 tane vampiri yere sermiştik sonuçta. Evet te beraber serdiğim kişide kimdi ? Sol kaşımın kalkmasıyla adamın bana cevap vermesi bir oldu. * Çok iyisin yaşlı adam , gerçekten çok iyisin. Ben Albus Rafael Andrémiw. Belki duymuşsundur adımı. Vampir öldüren ezeli kurt. İçimden bu nasıl bir lakaptır demeden edemedim. Bu gençlerin iyice azıttığı düşüncesi adamın yüzündeki 1 ton boyadan iyice belli oluyordu. Ona aldırmayarak yaşlı kafamı 1 - 2 kere kütlettikten sonra silahlarımı kontrol ettim. Cüppemin içini açtığımda 6 tane altıpatların hepsi oradaydı. Buz mavisi tutacaklı , bembeyaz kılıcım da oradaydı. Hiç bir mimik vermeden cüppemi kapattıktan sonra gence döndüm. Onun yüzündeki boyaları görünce ona bakma işlemini bir sigara yakmadan yapamayacağımı anladım.
Sol iç cebimden bir sigara çıkarttıktan sonra onu ağzıma dayadım. Cebimden çıkardığım kırmızı çakmakla ucunu alevlendirdikten sonra ciğerlerim eski dostu görmenin sevinciyle öksürmeye başladılar. Sigaramla 2 - 3 saniyelik sık seansların ardından gence dönebileceğimi fark edip ağır ağır konuştum. Sesimdeki peslik 1000 yılın göstergesi gibiydi. * Öncelikle teşekkür ederim evlat. Her ne kadar yardım ihtiyacım olmasada ... Ayrıca ismini de yeni duyuyorum. Benim ismim ise Nouhmente Brequnland. Tanıştığıma memnun oldum. Sigaramdan bir iki fırt daha aldıktan sonra boş bir bank aradım. Kilisenin altında bir tane görünce telekinezi yeteneğimi kullanıp onu buraya getirdim. Kendimi ağır ağır onun üstüne bırakırken çocuğun yüzüne dikkatle baktım. Bütün yüzünü beyaza boyamıştı , sonra da üstüne saçma sapan renkler katıp milleti korkutmayı amaçlıyordu. Ancak bunu yapamayacağını adım gibi bildiğimden emin olduğum için onu uyarmadan edemedim.
* Genç , kusura bakma ama yüzündekilerle bir vampiri korkutmayı amaçlıyorsan pekte ümitlenme daha çok bir palyançoya benziyorsun. Amacım kesinlikle eleştirmek değildi. Ne de olsa o bir kurttu ve kardeş sayılırdık. Azılı savaşta yanımızdaki her kurta ihtiyacımız olacaktı. Sigaramın yarısına geldiğini fark ettiğimde biten külünü yere atıp canlı zehiri içime çekmeye devam ettim. Neredeyse 900 yıldır bu zıkkımı içmeme rağmen ne zevk aldığım konusunda en küçük bir fikrim yoktu. Daha doğrusu düşünmek için zamanım olmamıştı. Derin düşüncelerle Don Juan meydanını kesiyordum. Geceden sadece renkli camı fark edilen bir kilisenin etrafındaki daire şeklindeki binalar. Aralarından insanların geçmesi için boşluklar ve binaların hemen yanında da metropol merdivenleri. Bu İtalyan vampirler de bir problem olduğunu şimdi anlamam 957 seneye bir katkı daha olmuştu. Onu da aklımın artık kalmamış boşluğuna yazdıktan sonra eski günlerin akıbetine daldım.
İstediğiniz Ders: Zihinbend | |
| | | Shakira Isabel Muggle
Mesaj Sayısı : 48 Savaşta Hangi Taraftasın ? : Londra Rp Sevgilisi : Aranıyor Asa : Melodik Güç Evcil Hayvan : Pofuduk Kedi'm' (CrookScabby) Kan Durumu : Safkan Özel Yetenek : Veela, Animagus Patronus : Tek Boynuzlu At Kayıt tarihi : 09/06/09
Büyücü Özellikleri Galleon: 1000
| Konu: Geri: Profesör Alımları Salı Haz. 09, 2009 3:36 pm | |
| Ad: Shakira Soyad: Isabel Yaş: 23 İstediği ders: Bitkibilim Örnek Rp: O gün Hermionie ilk dersine girmek için sabırsızlanıyordu. Koşmak istiyordu. Ama o bir asistandı artık ağır hareketler sergilemesi gerekiyordu. Konusu KSKS'ydi. Acaba Profesör olabiliecek miydi hiç? Şimdi bunu düşünmek onu meraklandırıyordu. Sınıfın kapısını açtı. Tüm öğrencilere şöyle bir baktı. Merhaba çocuklar, bu deste Karanlık Sanatlar'a karşı kendimizi savunmayı öğreneceğiz... Kendimizi savunmak, en az Animagus olmak gibi yeteneklere sahip olmak kadar önem taşır. Yani, sizden istenen sadece iyi uygulamalar yaparak öğrenmeniz. Ama dersi dinlediğiniz takdirde bu zaten çok kolay olacaktır. Bu konuda emin olun. Şimdi sorusu olan var mı? dedi Bir çocuk elini ürkek ürkek kaldırdı. Acaba... Acaba ne gibi karanlık sanatlar? Hmm, her şey olabilir bence kendimizi bir şey üzerine kodlamayalım ki diğer şeyleri de kolaylaştıralım. Geniş bakmak bu açıdan çok önemlidir çocuklar. Bunu unutmayın. Evet, ee özellikle kötü karanlık sanatlardan bahsediyorum. Bunu bilin şimdilik bize yetecek bilgi bu... diye yanıtladı. | |
| | | Avery Kira Marigold Mitoloji Profesörü
Mesaj Sayısı : 1 Yaş : 35 Savaşta Hangi Taraftasın ? : Tarafsız Kan Durumu : Melez Kayıt tarihi : 10/06/09
| Konu: Geri: Profesör Alımları Çarş. Haz. 10, 2009 11:11 am | |
| Ad: Avery Kira Soyad: Marigold Örnek Rp: Başka bir sitede yaptığım 1RP dir. - Spoiler:
Los Angeles... Buranın yabancısı olan birinin gözüyle bakıldığında hareketli ama düzenli, bütün karışıklığına rağmen dinginlik veren bir şehir olduğu düşünülebilirdi. Meleklerin Şehri... İnsanlar, şehrin güzelliğini ve masumiyetini vurgulamak için bu lakabı uydurmuşlardı.
Ne var ki Allen'a göre, bu şehrin masum olabileceğini düşünen insanlar büyük bir yanılgı içerisindeydi. Los Angeles'ın, genelde gözlerden uzakta tutulmaya çalışılan yönü ürperticiydi ve canlıların enerjisini emiyordu. 'Emmek' kelimesi belki de durumu özetleyecek en iyi kelimeydi. Allen'ın eli bilinçsizce boynuna gitti, kaşlarını hafifçe çatarak o bölgeye biraz masaj yaptı. Canı yandığından değil, tamamen otomatik bir hareketti bu.
Sonra birden durdu, bedeni, sanki bir beden kilitleme büyüsüne maruz kalmış gibi kaskatı kesildi, ve mavi gözlerinde bir an için kırmızı bir gölge görünüp kayboldu. Sadece rüzgarın fısıltısı mıydı biraz önce duyduğu ses, yoksa birileri ordan hızla uzaklaşmaya mı çalışmıştı? Basit bir hareketle asasını çekerek arkasına döndü.
Gecenin karanlığı içinde ihmal edilmiş gibi bir görüntüsü olan sokak boştu. Hiçbir zaman alt edemediği merakına bir kez daha yenik düşen genç adam, asası hala elinde, ilerlemeye başladı. Yan sokaklardan, daha kalabalık ve canlı olan mekanlardan neşeli sesler geliyordu. Burada değil de, kendi iç dünyasında yürüyormuş gibi hissetti bir an. Bu his gülümsemesine neden oldu. Anlaşılan bu gece ailesinin yanına biraz daha geç dönecekti. İçinde, maceranın henüz başlamış olduğuna dair bir his vardı.
*-*
Küçük kız köşeye sıkışmıştı. 'Ester, saklan!' diye bağırdı önündeki küçük şekle. Ester'in bunu yapıp yapmadığına bakacak zamanı yoktu, kendini ve kız kardeşini bir şekilde savunmak amacıyla arkasına döndü, hızla nefesini tuttu ve elindeki poşet tangırtıyla yere düştü. 'Nereye gittiğinizi sanıyorsunuz küçük hanım?' diye soludu boğuk bir ses. Sesin sahibi sokak lambasının ışığı altına gelince dağınık, mat renkli siyah saçları olan, ürpertici görünüşlü bir adam çıktı ortaya.
Nefesi kesik kesik çıkan kız telaşla etrafına bakındı. Burası çıkmaz sokak değildi, ama kaçmaya çalışırsa bu adam onu kesinlikle yakalardı. Başarılı olsa bile Ester... Buna izin veremezdi. Omuzlarını biraz dikleştirdi, korkusuzca adamın yüzüne baktı. Bunun üzerine adam kahkahalara boğuldu. 'Bu nasıl bir cesaret, çocuk? Gören de dokuz değil, on dokuz yaşındasın sanır. Senden büyük birine kafa tutmak mantıklı mı?'
'O zaman durumu eşitleyelim.' Birden, tam olarak nerden geldiği belli olmayan bir genç, tam kızın önünde beliriverdi. Allen'dı bu. Kendisi de fazla büyük olmamasına rağmen, varlığı küçük kızın içinde bir umut belirmesine neden olmuştu. Allen tekrar konuştuğunda sesi buz gibiydi, sinirlendiği her halinden belli oluyordu. 'Neler oluyor, Wangton? Bar köşelerinde yediğin dayakların hesabını çocuklardan mı sormaya başladın?'
Bir nedenden dolayı adam, kendinden birkaç yaş küçük olan bu gençten korkmuş gibiydi. Ama yine de bu, kendinden emin bir ses tonuyla cevap vermesine engel olmadı. 'Bu işe karışma, Harth. O velet dükkanımdan koca bir torba dolusu yiyecek malzemesi çaldı. Elini kolunu sallaya sallaya gitmesine izin veremem.'
Allen hafifçe arkasına dönerek söz konusu olan genç kıza baktı. Kız çok küçüktü. Sadece yaş olarak değil, yapı olarak da. Koyu kızıl rengi saçları dağınık ve tel teldi. Ela rengi gözleri ona, bir şeylere inanmak istiyormuşçasına bakıyordu. Ailesinin en gözde çocuğu olmadığı ortadaydı. Bu saatte bu pis sokakta ne aradığını merak eden Allen, içine oturmaya başlayan öfke duygusunu ondan almak istiyormuşçasına, müthiş bir nefret duygusuyla adama baktı tekrar. 'Bana bulaşmak istediğine emin misin?' diye hırladı.
Adam biraz geri çekilir gibi oldu. Bir süre düşündükten sonra, ordan çabucak gitmesinin onun daha hayrına olacağına karar vermiş olacak ki, küçük kıza öfkeyle 'Şansına dua et!' diye soludu, hırsla yere tükürdü, ve arkasına bakmadan sokağın diğer ucunda kayboldu.
Rahatlıkla iç geçiren Allen o gittikten sonra bir süre bekledi, sonra arkasına dönerek kızın önünde diz çöktü, kaşları çatıktı. 'Sen ne yaptığını sanıyorsun? Ailen nerde senin? Şu haline bak!' Kızın alnında, sağ kaşının üzerinde, fazla derin görünmeyen ama hala kanayan bir yara vardı. Onun küçük bir cadı mı, yoksa bir Muggle çocuğu mu olduğunu umursamayan Allen asasını çıkardı ve bir bez ve yara bandı yarattı.
Onunla ilgilenirken ikisinin arkasında duran eski bir binanın içinden küçük bir şekil başını uzattı. Allen başını biraz sola doğru oynatınca, başka bir küçük kız daha gördü. İç geçirdi. 'O kız kim peki?' Büyük kız ona biraz daha güvenmeye başlamıştı anlaşılan, çatallaşmış bir sesle konuştu. 'Kardeşim. Ester.' Genç adam başını salladı. 'Senin adın ne?' 'Elwira. Elwira Rosemaiden.'
İşleri bitmişti. Tekrar ayağa kalkan Allen ve Elwira birlikte Ester'e baktılar. Ablasının bir şeyi olmadığını gören küçük kız gülümseyerek onlara doğru koşmaya başladı. 'Pekala,' dedi Allen, kızlara bakarak. 'Benimle geliyorsunuz. Los Angeles sokakları güvenli değil. Hele de sizin gibi küçük kızlar için.' İki kardeş başlarını salladı sadece, konuşamayacak kadar yorulmuş gibi görünüyorlardı. Yürümeye başladıklarında 'Harika,' diye düşündü Allen, 'tam da ihtiyacımız olan şey.' Aile aralarına iki kişinin daha katılacağını öğrenince herhalde sevinçten havalara uçacaktı.
İstediğiniz Ders: Mitoloji Bina sorumluları da seçilecek mi? | |
| | | Marsdén Lexie Millér Hogwarts Müdiresi & Admin
Mesaj Sayısı : 1972 Yaş : 30 Nerden : ist. Savaşta Hangi Taraftasın ? : Tarafsız Asa : Çığlığın Derin Sesi Kan Durumu : Safkan Özel Yetenek : Metamorfmagus Patronus : Unicorn^ Kayıt tarihi : 11/04/08
Büyücü Özellikleri Galleon: 1000
| Konu: Geri: Profesör Alımları Ptsi Haz. 29, 2009 2:24 pm | |
| Shakira, Rp'niz yetersiz..
Kabul edildi.. | |
| | | Faribius Grogus Traddle Muggle
Mesaj Sayısı : 2 Savaşta Hangi Taraftasın ? : yoldaşlık Asa : dikenli defne asa Evcil Hayvan : anka Kan Durumu : melez Patronus : atadam Kayıt tarihi : 13/07/09
Büyücü Özellikleri Galleon: 1000
| Konu: Geri: Profesör Alımları Ptsi Tem. 13, 2009 9:43 pm | |
| ad:Faribius Grogus
soyad:Traddle
istediği ders:biçim değiştirme
örnek Rp:Faribius gözlerini gecenin karanlıpına açtı.Camdan baktı kendini 8 saat uykuya rağmen hala uykusuz hissediyordu,arkadaşlarından gelen mektupları topladı,geleceğin kestiği bağzı bölümlerini de alıp odadan çıktı. haryy potter ve voldemor düellosu biteli 5 yıl olmuştu.O düellodan sonra bütün ölüm yiyenler yakalanmıştı ,sadece pişman olan draco affedilmişti,ve voldemorta pevees in dediği gibi voldi adı takılmıştı.Bu adı hogwartslı küçük çocuklar takmıştı ona.faribius okulu bu sene bitirmişti,2 ay olmustu.Yaz tatilin bitmesine nerdeyse 3 hafta kalmıstı. kendide arkadaşlarıyla bir gezintiye çıkmaya planlıyordu.voldemort yaşarken gittiği heryere bir iz bırakmıstı ve arkadaşları ve o, o izleri arıyacaklardı.Bunun onları ünlü kişiler yapacaklarına inanıyorlardı,şan şöhret kazanacaklarını.Çatlak kazanda eddy frobus ve tedd grown ile buluştu.işe diagon yolundan borgin burkes ten başlayacaklardı.tom un arkasından gittiler ve diagona adım attlılar,borgin burkesin önüne geldiklerinde tedd bir homurtu koyu verdi, -''N'oldu abi''dedi eddy. -''burası iğrenç kokuyor''dedi tedd. -''artık girsekmi içeri zira şu yeni tezgahtarın bizi sevdiğini hiç sanmıyorum,şu araştırma işini duyuncada çok siniri bozuldu mendaburun''diye bitirdi farabius. Sıradışı hiçbirşey bulamadılar.Ama nasıl olurdu yaptığı o göl ''inferius bataklığı adını almıştı sonra''yıllarca konuşulmuştu geleceğe ve rita skeeter a konu olmuştu.Buna benzer şeylerin olması lazımdı.Saklandığı 13 sene yaptığı birşeyler olmalıydı bunun izini sürmek istiyolardı.saat şuan gece 9 gibydi hava karanlıklıyordu,Ve geceye adım attılar | |
| | | | Profesör Alımları | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|