Bar ^^

Konu: Bar ^^ C.tesi Tem. 19, 2008 12:56 pm

^^ RP İN ^^

Konu: Geri: Bar ^^ Perş. Tem. 24, 2008 7:04 pm

Dolaşmak için dışarı çıkmayalı ne kadar olmuştu? Belki 5-6 ay. Temiz havayı bu kadar özleyeceğini hiç düşünmemişti Kaitlynn. Biraz yürümek nefes almak ne kadar güzel birşeydi. Bunun değerini neden daha önce anlamamıştı ki. Evden dışarı adım attığında bu düşünceler hızla beyninden geçmişti. Bir yerlerde oturup birşeyler içmek ona iyi gelirdi belki. Gerçi hiç aklından çıkmayan sorunları unutup nasıl eğleneceği de bilinmezdi. Ağır adımlarla yürümeye başladı. Sokaklar hiç olmadığı kadar boş görünüyordu. Bu saatlerde muhtemelen herkes uyuyor ya da çalışıyordu. Bu saatte nereye gitse boş olacağı kesindi. Oysa birileriyle sohbet etmeyi ne kadar özlemişti. Bakanlıkta herkesin ağzından işten başka birşey çıkmıyordu. Gerçi kendiside farklı sayılmazdı. Şu zamana kadar işte kimseyle adam akıllı muhabbet ettiği görülmemişti. Zaten bakanlıkta da fazla kalmazdı. Genelde iş için başka ülkelerde olurdu. Çok seyrek gezmek için vakit bulurdu ve bunu mutlaka değerlendirmek isterdi. Ancak bugün gezmekten çok canı bir yerlerde oturmak istiyordu. Daha doğrusu birileriyle konuşmak istiyordu.

Dalgın bir şekilde yürürken Domuz Kafasının önüne geldiğini farketti. Bir seneye yakın olmuştu buraya uğramayalı. Oysa eskiden hemen hergün soluğu burada alırdı. Ne kadarda değişmişti böyle. Camdan içeriye bir göz attı. Tahmin ettiği gibi boştu. Zaten bu saatte nereye gitse aynı olacaktı. Yavaşça kapıyı araladı ve içeriye girdi. Hep buranın farklı bir havası olduğunu düşünmüştü. Aslında daha çok ona eski anılarını hatırlatıyordu. Öğrencilik yıllarını... O zamanlar dersler ve ödevlerinden başka derdi yoktu. Oysa şimdi herşey ne kadar farklıydı. Öylee kapıda durup etrafı süzmeye başlamıştı. Aslında fazla bir değişiklik yoktu. Yine de uzun zamandır uğramadığı için ona farklı geliyordu işte. Etrafı süzmeye devam ederken gözleri bara ilişti. Hemen boş bir sandalyeye yerleşti.

" Bir Balkabağı Suyu alabilir miyim?"
Buranın içeceklerini bile özlemişti. Bardağı gelene kadar etrafı süzmeye devam etti. Boş sayılabilecek kadar az kişi vardı içeride. Hiçbiride tanıdık yüz değildi. Umutsuzca önüne döndü. Balkabağı suyu çoktan gelmişti. Derin bir iç çekti ve ardından koca bir yudum aldı...

Konu: Geri: Bar ^^ Perş. Tem. 24, 2008 8:17 pm

Sihir Bakanı olduğundan beri dışarı çıkmaya pek fırsat bulamamıştı. Ama üç gündür sıkıntılı günlerini telafi etmek istercesine mesaisi bittiği dakikada kendini bir yere atıyordu. İlk gün çay dükkanı , ikinci gün üç süpürge .. Bugün de Domuz Kafasına uğramak istiyordu. Sessiz hayatına biraz gürültü gelmesi belki Nélly'e biraz iyi gelebilirdi. Önünde düz bir çizgi varmışçasına insanlarla dolup taşan Hogsmeade yolunda ilerliyordu. Kalabalık onu ve arkasındaki iki korumayı görünce zaten Kızıl Deniz gibi yarılıyordu. Korumalar da süsten başka bişey değildi. Nélly'e göre bir tehlike anında onu sadece kendisi koruyabilirdi. Zaten bir Roviuné için üç beş asalı serseri çocuk oyuncağıydı.

Sıcak yaz rüzgarının yüzüne getirdiği saçlarını koyu tenli eliydi savurdu. Ama böyle bulanık ve kanıbozuk tiplerin bir arada olduğu yolda her zamanki gibi bir arıza çıkıyordu. Belki Nélly'nin halk içinde olmasından belki de gerçekten kazara dilenci tipinde bir genç ona hızla çarpıp hiç arkasına bakmadan ilerlemeye koyuldu. Dümdüz hareket ettiği rotasından çıkıp birkaç adım sağa fırlayan Nélly sinirle gözüne gelen saçlarını arkaya atıp yutkundu. Eli sinirlendiğinde olduğu gibi istemeden boynuna kaymıştı. Zaten ne zaman üzerinde bir sinirlenme belirtisi olsa boynunu kaşırdı. Bir yandan derisini çizerken bir yadanda korumalardan birine gözüyle adama dersini vermesini işaret ediyordu. Aptal koruma heralde bu kadar insanın ortasında bağırarak emir vermesini istiyordu. Bakanlık onu korumasu için bu şapşalları mı yanına vermişti yani? Sol tarafında duran adam yanına yaklaşıp endişeyle doılu bir fısıltıyla;

-"Efendim iyi misiniz.."

dedi.Nélly onun omzuna değen elini küçük bir omuz hareketiyle savurup toparlandı. Boynunu kaşıyan elini indirip ona endişeyle bakan adamı omzundan tutup kendine çekti. Şapşal heralde Nélly'nin sinirlendiğini sanıyordu , aslında sinirlenmişti ama dönüşüm geçirecek kadar değil. Çünkü aslında onun sinirini bozan daha büyük bir etken vardı. Korkudan kaskatı kesilmiş adamın haline gülümseyerek;

-"Git ve o çocuğa kime çarptığını hatırlat.."

diye fısıldadı ve Domuz Kafasına doğru ielrlemeye devam etti. Arkasında sinsice ilerleyen diğer korumayasa dönüp başıyla onu burda beklemesini işaret etti. Heralde bu salakla aynı mekanda oturup karşılıklı ateş viskisi yudumlamayacaktı. Bu aralar kafası onlarla uğraşamayacak kadar doluydu ama onları başından atmayı unutmamalıydı. Hoş bu şapşalları nasıl unutabilirdi , her dakika başındaydılar. Başını karşısında biri varmış gibi iki yana sallayıp siyah pelerinini savurarak dumanın içeriyi gizlediği tütün kokulu dükkana girdi.

İçeriye girildiği anda karşısında barı gördü. Belki masalara oturmak yerine barda oturabilirdi. Hem biraz kenarda olursa gözler fazla üzerinde toplanmazdı. Omuzunun üstünden dışarıya bakıp yolun kenarına çökmüş korumaya baştı.Barın tavanında yoğun sigara dumanı yerleşmişti. Dumanların arkasından cılız bir ışık süzülüyor , bu ışık gündüz olmasına rağmen buranın loşluğunu alıp götüremiyordu. İnsanlar onun girişiyle sessizleşmiş ona bakıp fısıldaşıyor , üç beş sarhoşun dışında herkes yayıldığı yerden toparlanıyordu. İstifini hiç bozmadan ve etrafa hiç bakmadan bara doğru yavaş yavaş ilerledi. Bara yaklaştığında arkası dönük kadının tanıdık birinin oturduğunu farketti. Sportif cüppesi kahverengi saçları ve akılda kalıcı göz rengiyle onu tanımaması mümkün değildi.Bu Uluslar Arası Sihirsel İşbirliği Dairesi Başkanı Lara olmalıydı. Gülümsemesini yüzüne tekrar oturtup;

-"Umarım yanınızda oturmamda bir sakınca yoktur.."

dedi ve cevap beklemeden tabureye oturdu. Lara'nın üzerine çevrilen mavi gözlerine bakıp gülümsedikten sonra bakışlarını bara doğru çevirdi. En az iki aydır özel olarak konuşmamalarına rağmen şimdi ona söyleyecek bir söz aklına gelmiyordu. Ama emin olduğu şeylerden birisi de sohetin ilerleyen zamanlarında bunun değişeceğiydi. Bakışlarını tekrar kızdan kaldırıp görevliye döndü ve gözü Lara'nın balkabağı suyunu işaret ederek şöyle dedi;

-"Bende bir balkabağı suyu alabilir miyim?"

Konu: Geri: Bar ^^ Perş. Tem. 24, 2008 10:13 pm

Matt elindeki bir bardağı ovalarken karşısında oturan adamın bir gazeteyi zevkle okuduğunu ardından da elini viskisine atarak yudumladığını gördü. Kesin gazetede adamın tarafına göre iyi bir olay olmuştu. Adam bir yoldaşlık üyesiyse bir ölüm yiyen yakalanmış veya karanlık taraf üyesiyse bir yoldaşlık üyesi öldürülmüştü. Derin bir iç çekti ve insanların böyle işlerle neden vakit öldürdüğüne inanamayarak gözlerini, artık parlamış olan bardağa dikti. Taraf ayrılıkları onu ilgilendirmiyordu. Kolayca bir yoldaşlık üyesiyle dost olabilirdi. Ravenclaw’dı, herhalde bu yüzden. Seçmen şapkanın onu bir binaya yerleştirirken ne kadar zorlandığı hala aklındaydı. Ravenclaw ve Syltherin arasında dönüp durmuştu. Bu düşüncelerden bıkmış olan Matt, sıkıntıyla bardağı bir rafa koydu ve yerine oturarak kendine bir balkabağı suyu doldurdu. Sık sık içer olmuştu bu lezzetli suyu. Tadı ona her zaman, bir dönemler küçük olduklarını ve bu sularla yatıp kalktıklarını hatırlatırdı. Zevk ile gülümsedi ve içeceğinden bir yudum daha alırken gözlerini kapıya dikti.

Tam dalıp gitmişken gürültüyle açılan kapının gürültüsüyle kendine geldi. Gözlerini hızla kırpıştırdı ve gelen çocuk yüzlü kadına baktı. Oldukça genç görünümlüydü ve kırmızıya yakın saçları ile şeker bir görünümü vardı. Eliyle alnını sildi ve kadın isteğini söyledikten hemen sonra giren Melly’e hayretle baktı. Kahverengi saçları omuzlarına dökülmüş bir şekilde tüm endamıyla karşısındaki sandalyeye oturdu ve kızıl saçlı kadının da istediği gibi bir balkabağı suyu istedi. Dudak büzerek Melly’nin de balkabağı suyunu bir kadehe doldururken etrafına bakındı. Dükkânın neredeyse boş olduğunu yeni fark etmişti. Dudaklarını büzerek dolmuş olan kadehleri Mellylerin masasına götürürken kendini tuhaf hissetti. Doğrusu değişikti sevgilisine hizmet etmek. Gülümseyerek masaya iyice yaklaştı ve tepsideki elini çekmeden reverans yaparak:

-“İki güzel hanım için, balkabağı suları” dedi muzip bir sesle.

Balkabağı sularını bıraktı ve yavaş adımlarla yerine dönerek biraz önce çıkan adamın bıraktığı Gelecek Postasını alarak sakin bir tavırla okumaya başladı.

Konu: Geri: Bar ^^ Cuma Tem. 25, 2008 12:28 pm

Kendisinden utanmaya başlamıştı artık. Yoğun işlerinden dolayı gözleri şişmiş, kızarmış ve etrafa bakamayacak haldeydi. Yüzü bakımsızlıktan tıpkı yaşlılarınki gibi solgun ve asıktı. Kimsenin onu bu haliyle görmesini istemiyordu. Her zaman harika, kusursuz görünmeyi yeğlerdi Valentiné. Sanki üzerindeki yorgunluğu görseler onu bunla suçlayacaklarmış gibi davranıyordu. Hâlbuki insanlar ne kadar çalışkan biri, güçlü biri olduğunu düşünürlerdi. Ama Valentiné, yine çocuksu huylarını bırakmadan kibirli kibirli bakarak yürüdü sokaklarda. Yorgunluğunu gizleyen o meşhur kibirli bakışları...Herkes tarafından bilinirdi. Belki de herkes bu huyundan nefret ederdi ama Valentiné yine pes etmezdi. Herkese tepeden bakmak hoşuna giderdi onun. İşten zar zor çıkmış, sigarasının yanına buzlu biranın iyi gidebileceği düşüncesiyle varoşların evi Hogsmeade'e doğru yürüyordu yine. Birkaç gündür yapıyordu bunu. Kendini lanet geçen günlerden kurtarmaya çalışıyordu, alkole hapis olarak. Sigaraya ne demeli işe başladığından beri kullanıyordu. Nikotini içine çekiyordu, stresini atmak istercesine. Onu stresten kurtaran sigara değil, sigara içtiğinde stresten kurtulabileceği düşüncesiydi. Lanet olası stres basmıştı yine. Her zamanki gibi eli hemen cebindeki sigara paketine gitti. Ta ki kardeşi Nélly'i korumalarla karşıdaki sokakta görene dek...

Nélly'i korumalarla gördüğünde yine kıskançlık tuttu. Cebine doğru yavaş yavaş kayan elini ani bir hamleyle saçına doğru götürdü. Sarı saçlarıyla oynayarak sanki Nélly'nin kardeşi değil de halktan birisiymiş gibi onu izlemeye başladı."Neden onun yerinde olamıyorum? Neden hep başarısız oluyorum? Lanet hayat neden bana karşı?" O an insanların ona -ki arasında mugglelar, bulanıklar ve safkanlar herkesin ona baktığını unutmuyordu- bakarken aklından hep bunlar geçiyordu. Kıskançlık ile dolu iğrenç huylar. Resmen kardeşine hainlik yapıyordu. Milletin ona bakışını izlerken geçen gün James'in Üç Süpürge'de laf attığı kirli,pis kokulu sefili gördü. Nélly'i nefret ile izliyordu. Adama ayak uydurarak Valentiné de kardeşine nefret dolu bakışlar attı. Bu durumdan iyice sinirlenmişti. Her zamanki gibi sayıklamaya başladı. İnsanların onun hakkında ne düşündüklerini merak ediyordu. Çoğunu alkışlarla karşılarken çoğunu nefretle izliyordu onu. Şu sefilin bile ondan nefret ettiğine kuşku yoktu. Valentiné sefilin düşüncelerini merakla okumaya başladı."Başkan bozuntusu. Yanındakilere bir bak. Kendini ne sanıyor ki?" Bencil Valentiné sefilin düşüncelerini okudukça sinsice gülücükler atıyordu etrafa. Kendini tutamayıp adamın yanına gitti. Adam daha dün sigarasının dumanını içine zevkle çektiği kadını görünce şaşırıp,"Ne var?" dermiş gibi bakışlar attı Valentiné'e. Valentiné mimiklerinden onu rahatsız ettiğini anladığı adamın kulağına doğru kafasını eğerek:

-"Belki farkında değilsin ama çoğu kişi senin gibi onun başkanlığını onaylamıyor. Buna kendi öz kardeşi de dâhil."dedi göz kırparak. Sanki kardeşi değildi onun. Belki de ona karşı haince davranan en tehlikeli kişiydi. Cebinden sigara paketini çıkararak sözüne devam etti:

-"Bu sigara paketi karşılığında onu rezil etsen, bana süper bir eğlence çıkardı."

Valentiné kadar bağımlı olan adam hiç kuşkusuz sigara paketini alarak Nélly'nin üzerine doğru yürümeye başladı. Bu görüntü Valentiné'i çok eğlendireceğe benziyordu doğrusu. Gülerek Nélly'i izliyordu. Kısa boylu ve sıska adam rahatlıkla korumaları geçtikten sonra Nélly'i düşürecekmiş gibi çarptı. Valentiné'in o anda yüzü sırıtmaktan başka bir mimik gerçekleştiremiyordu. Ama Nélly fazla tepki vermeden yanındaki korumalardan birine fısıldadı. İstediği gerçekleşmemişti.Nélly dönüşüm geçirmemişti. İsteksizce onu izleyerek kalabalığın arasında yürümeye devam etti. Kardeşi korumalardan kurtulup Domuz Kafası'nın tahtadan kapısını araladı. Valentiné de bir iç çekip kardeşinin yanına doğru hızla yürümeye başladı. Korumalardan sıyrılıp barda bir bayanla oturmuş kardeşinin yanına tabure çekti. Bayanın meslektaşı Lara olduğunu anlayınca, bağırarak:

-"Size katılmamın bir sakıncası yoktur umarım."

Konu: Geri: Bar ^^ Paz Kas. 09, 2008 3:41 pm

Uzun zamandır ileri dışında Hogsmeade'e geldiği söylenemezdi. Ama son günlerde kendini yalnız hissedişi onu Hogsmeade'in dar ve uzun yolarına sürüklemişti. Rüzgar güneşi , karanlık ise aydınlığı esir almıştı sakin sokakta. Shannon'ın ayakkanılarından çıkan ses dışında sokakda başka hiçbir ses duyulmuyordu. Sadece sonbaharın gelmesi ile yapraklarını dökmeye hazırlanan ağaçlardan hışırtı sesleri geliyordu. Bu ses ise Shannon'a adeta bir ninni gibi geliyordu. Kulağını okşayan bu ses ile karanlık sokakta ilerlerken , sokağın karşı köşesinde kırık bir duvar ve önündeki serseri tipli büyücüler dikkatini çekmişti.

Gözleri ile adamları süzdükten sonra gözü adamların önünde durduğu kapıya yöneldi. Kırık ve paslı tabelası olan , ve tabelasında bir domuz resmi olan bu yer Domuz Kafası'ndan başka bir yer olamazdı. Halbuki eskiden oldukça fazla uğradığı bu mekanın şimdi ise nerede olduğunu unutmuştu. Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu birden. Biraz içmek fena olmazdı. Yavaş adımlarını hızlandırıp Domuz Kafası'na yöneldi. Ayyaş büyücülerin hemen yanından geçip büyük ve kolunun paslandığı kapıyı geriye doğru iterek hızlıca içeri girdi. Hafifce arkasına dönüp gözleriyle karanlık sokağı süzdü. Ardından barmene doğru yöneldi. İince sesi ile ;

''Bir ateşviskisi lütfen..''

dedi. Uzun ve demirden olan sandalyeye oturup gözleriyle barı süzdü. Tanıdık bir sima göremiyordu, halbuki buraya geldiğinde Roviuné ailesinden biriyle karşılaşması olağandı. Gözlerini yavaşca saatine yöneltti . Saat tamı tamına gece yarısını gösteriyordu. Anlaşılan bu gece oldukça uzun geçiceğe benziyordu..

Konu: Geri: Bar ^^ Salı Haz. 09, 2009 4:56 pm

Shakira eliyle esnemesini bastırırken bara inmenin uykusunu açacağını düşündü. Aşağı koşarak inerken üstüne çok hoş, dar bir bluz, minicik bir etek giymişti.

Merhaba bar! Sana uğramayalı uzun zaman oldu! diye mırıldandı kendi kendine. Etrafındaki her renkte içkilere bakmıyordu ve sıradan iskelmelerle dolu bir masaya otururken keşke arkadaşlarımı çağırsaydım düşüncesini kapladı her tarafını.