2. Dönemin Başlaması

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 8:35 am

Rosie Nick ve Marissa'yı orada bırakıp yatakhaneye çıkmıştı. Merdivenler onu deli ediyordu. O kadar hızıl değişiyorlardı ki Rosie ister istemez sinirleniyordu. Merdivenleri durduramayacağını anladı ve bekledi. Kendi kendilerine Rosie'nin önünde durduklarında "Tanrı'm.." diye mırıldandı minnet duyarcasına. Ortak salona vardığında çantasını çıkarttı. Gereksiz şeyler dolmuştu. Belki de Marissa'nın canı sıkılacaktı orarada. Ama Nick varken bu imkansız görünüyordu. Çantasındaki göz kalemini çıkarttı ve aynasının karşısına geçerek makyajını tazeledi.

Daha 11 yaşında bir kız olmasına rağmen iki yıldır makyaj yapıyordu. Üvey ailesi bir şey demediği için şımartılmaya alışıktı. Partalıcısını da sürdü ve aynada kendine baktı. Ne kadar güzelim demeden edemiyordu. Kendini övmeyi seviyordu, ego denen şey onda fazlasıyla vardı. Ama kendine de engel olamazdı ya. Bazıları ona demeden edemiyordu egolarını tatmin etmelisin diye. Hatta bunu bir keresinde üvey annesi bile söylemişti, ama Rosie etmediği lafı bırakmamıştı. Nasıl olsa bir gün onları terk edeceği korkusundan Rosie'ye bir şey diyemiyorlardı. Rosie'yi evlat edinmeden önce yalnız yaşayan ve çocukları olmayan bir çiftlerdi nasıl olsa. Böyle birilerinin ellerine düştüğü için kendini hem şanslı hem şanssız hissediyordu. Şanslı olması her istediğini yapmaları bakımındandı. Şanssız olması ile öz ailesi olmadığındandı. Öz ailesinin bağırıp çağırmasını, üvey ailesinin her istediğini yapmasına tercih ederdi.

Rosie düşüncelere dalmış yere bakıyordu. Kendini toparladı bir an. Böyle olmaması gerekiyordu. Her seferinde bunu yapmaması gerekiyordu. Alışmalıydı bu duruma. Beş sene yaşamıştı böyle. Daha da yaşacaktı. Çünkü gerçek ailesi ölmüştü, bir daha onun yanına gelemeyeceklerdi. Kendini öldürüp gerçek ailesini bulmayı birçok kez denemişti. Ama intihara teşebbüs ettiğinde mutlaka biri onu kurtarmıştı. Merdivenlerden inerken de kendimi aşağı atsam diye düşündü. Ama şu anda Hogwarts'ta mutluydu. Bu yüzden bunu düşünmenin sırası olmadığını anladı ve parti salonuna geri döndü. Nick ile Marissa sohbet ediyorlardı. Rosie de onların yanına gitti ve sohbetlerine katılmaya çalıştı. Ama gerek kalmadığını hissetti. Çünkü yanlarına başka biri gelmişti.

“ Selam! ”

Rosie gülümseyerek ona baktı. Saçlarındaki güzellik ona ayrı bir hava katıyordu. Rosie gibi değildi. Süslenmiş görünmüyordu. Belki yüzünde hafif makyaj vardı, ama olsa da hiç belirgin değildi. Bu yüzden olup olmadığı anlaşılmıyordu. Onun yüzüne baktı, zaten o da Rosie'ye bakıyordu. Kendini tanıtacak mı diye bekledi. Ama düşüncelerle dolu görünüyordu. Bu yüzden Rosie başlamak istedi. Ama konuşmaya başlamıştı bile. Bunu mu düşünüyordu diye düşündü ve sırıtmasına engel olamadı.

“ Ben Penelopé. İkinci sınıf öğrencisiyim. ”

Rosie gülümsedi. Penelopé. Hoş ve estetik bir isimdi. Pek nadir duyulan. Nick veya Rosie gibi değildi. Fazla arkadaş canlısı görünmüyordu. Yüzünde tatlı bir gülümseme vardı, ama yine de içten, samimi gibi görünmüyordu. Eğer samimiyse de ya Rosie anlamamıştı, yada Penelopé'nin yüz hatlarında bir tuhaflık vardı. Rosie ise Penelopé gibi yapmadı. En sıcak ve içten gülümsemesiyle karşılık verdi ona ve konuşmaya başladı.

" Merhaba Penelopé ... Ben de Rosie. 1. sınıfım. "

dedi ve elini uzattı. Tanışmak için en iyi yöntem bu olabilirdi. Zaten ilk günden samimi olmasını da bekleyemezdi. Ama böyle yapanlar vardı. Mesela Nick çok samimi birine benziyordu. Ama o daha sonradan onu arkasından vurmayacak arkadaşlıklar istiyordu. Bu yüzden arkadaş edinme konusunda biraz tereddütlüydü.

Misafir

Söylediklerinden sonra kısa bir sessizlik başladı aralarında. Kendisi ise bu sessizlikten yararlanır gibi karşısındakileri süzüyordu. Kahverengi saçlı, 11 yaşlarındaki kıza bakarken bir yandan da düşünüyordu. Eğlenceli bir tipe benziyordu. Karakteri de kendisine uysa ne iyi olurdu. Birkaç arkadaşa çok ihtiyacı oluyordu bazen. Özellikle de Gryffindor'un büyük sınıf öğrencilerinin, kendisine yiyecekmiş gibi bakmalarından oldukça tırsmıştı. O bakışlardan kendisini kurtaracak büyük sınıflardan bir arkadaşı olmasını çok dilerdi. Gözlerini kızdan çekerek; etrafta ki süslere bakmaya koyuldu. Güzel ve şık düzenlenmişti. Ayrıca fazla abartılı da değildi.

Peny kızın uzattığı eli görmemişti. Eli yavaşça sıktıktan sonra kollarını birbirine bağladı. Pen, heyecanlı bir şekilde koltuktan aşağıya zıpladıktan sonra etrafa gülücükler saçarak masaların bulunduğu yere doğru ilerledi. En kalabalık olan masaların arasında, boş olan tek bir masanın etrafındaki sandalyelerden birine yorulmuş bedenini zarifçe bıraktı. Oldukça güzel bir müzik çalıyordu, büyüyle sesi yükseltilmiş olan, bir Bulanığın getirdiği bir Muggle eşyasından çıkan melodiler eşliğinde birkaç çift dansediyordu. O sırada aklına Jenny geldi, hâliyle bugün olanlar da. Kafasından atamıyordu hâlâ, ne onu ne de Lily'i. Pişman olması mı gerekirdi, ya da doğru olanı mı yapmıştı? Üstüne zifiri karanlık gibi çöken bir kaygı beraberinde melankoliyi de getirmişti. Suratı asılmıştı bir anda.

" Güzel şarkı... "

Dedi Rosie'ye bakarak. Fazlasıyla iligli gibiydi kız partiye. Yoksa o mu müdürden izin almıştı. Iıh çok saçmaydı.geçen yıl da olmuştu bunlardan bir tane. Bazı mızmız öğrencilerlel salak bir parit ne kadar hoş olabilirdi ki? Ama bu yıl daha bilinçli gibiydi birinci sınıflar. Başkanlık görevinin yükü az da olsa azalırken gülümseyerek arkasına yaslandı. Şarkı giderek hızlanırken, onun düşünceleri de akarak gidiyordu. Tanrım! Bir parti de bunları düşünmek hiçte ona göre değildi. Ama aniden mutlak ve fazlasıyla sızlayan omzu bütün herşeyi daha da fena yaptı. LS dövmesi fazlasıyla sızlıyordu. Çığlık atmamak içn kendini zor tutarken sessizce oturan Evan'a göz kıparak buraya gelmesini söyledi.

"Bina başkanınız Miley mi? Ah ordaymış zaten Miley de."

Göz kamaştıran sınıf başkanı rozeti Miley'in cübbesinin üzerindeydi. Ama anlamadığı şuydu her yıl bina başkanları niye değiştiriliyordu. Ama apçayı yine kurtarıp başkanllığı almıştı. Bu görevin en sevdiği yanı öğrencileri cezaya bırakabilmekti. Sırıttı. Bazı 1. sınıftaki sümüklülerin çekeceği vardı. Aklından çıkarmaya çalıştığı ödevleri bir yana bırakıp parti de eğlenmek istiyordu ama bu parti de pek eğleneceğini düşünmüyordu. Fazla ciddi bir partiydi.Düşüncelerinden sıyrıldığında dikkatini çeken sarışın kız, Evan'ın hemen yanındaydı. Ama Evan'a göre yaşıt, Peny'e göre küçüktü. Karşısındakiler hakkında düşüncelerini kısa bir zaman içinde yokladıktan sonra derince bir nefes aldı.

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 9:20 am

Rosie partiden sıkılmıştı. Penelopé'nin de bakışlarından bunu sezmişti zaten. Ama aldırmadı ve yanında getirdiği kitaba baktı. Okusa mıydı ? Ama bu bir partiydi. Partide kitap okunmazdı. Penelopé'nin saçlarına baktığını gördü. Geriye doğru attırdı saçını ve o da Penelopé'ye baktı. Sarı üzerine boyanmış lacivert ve pembe boyalar ve üstüne sürülmüş siyah gölge ilgisini çekmiş olmalı diye düşündü ve gülümseyerek ona baktı. Ravenclaw.. Binasını çok seviyordu. Ama yine de aile geçmişi anlatıldığı sıralar Slytherin mevzununun çok olduğunu bildiği için Slytherin olmasını da istiyordu. Belki gerçek aile geleneğini bozmuş biriydi. Bu yüzden biraz çekiniyordu bundan. Ama belki de bir ilk olacaktı. Bu yüzden de seviniyordu. Kitabı masadan aldığı gibi yerine bırakmıştı. Eğlenmek gerekiyor diye düşündü ve Penelopé'nin ona söylediği şeyleri dinledi.

" Güzel şarkı... "

Ritmi tutturamadan şarkı söylemeye çalışanlar veya ayaklarını ritme uyduramadan vuranlar çok kötü bir ses çıkartıyordu. Ama Rosie öyle yapmamaya özen gösterdi. En azından dışarıdan gelen ritme değil de müziğin ritmine uymaya çalıştı. Topuklu ayakkabılarının topuklarını yere sabitleyip biraz sivri olan ucuyla yere vurduruyordu. "Tan .. Tan .. Tan .." ritimleriyle çıkan sesler güzel bir duygu bırakıyordu kulakta. Yeni biriyle tanışmak da onun içini ısıtmıştı şimdiden. Penelopé fazla konuşkan birine benzemiyordu. Nick veya Marissa gibi değildi. Sanki sadece eski arkadaşlarıyla muhabbet etmek istiyor gibiydi. Orda duran Slytherin'li kıza göz kırpıp gelmesini işaret etti. Gerçekten öyleydi.

"Bina başkanınız Miley mi? Ah ordaymış zaten Miley de."

Miley. İsmini ilk defa duyuyordu.. Bina başkanlarıyla tanışmanın güzel bir şey olacağını düşünmüştü. Ama gelip gelmeyeceklerini bilmiyordu, bu yüzden Penelopé'ye baktı sadece. Onlara yüzünü çevirmedi. Penelopé'nin yanına geliyorlarmıydı bir fikri yoktu, ama o yüzünü Marissa ile Nick'e dönmüştü bile. Onlar da susmuş partiyi izliyorlardı. Bu parti ne kadar sıkıcı gidiyordu. Üstelik Rosie'nin gittiği hiçbir parti bu kadar sıkıcı olmamışken. Öğrencilerin ders aşkından mı kaynaklanıyordu bu yoksa? Ders çalışmaktan eğlenmeyi mi unutmuşlardı. Rosie binasını düşününce ister istemez kendine acıdı. Ravenclaw'da olmak büyük sorumluluk gerektirecekti herhalde. Her gün ders çalışmak.. Ders çalışmaktan pek hoşlanmazdı halbüki. Sadece kitap hastasıydı o kadar.

" E-evet sanırım o.. Ama bir fikrim yok. Daha yeni öğreniyorum bina başkanızımız olduğunu."

dedi ve küçük bir kahkaha attı. Doğruları söylemenin insana ne gibi zararı olabilirdi ki. İçinden böyle geçirdi ve saate baktı. Daha erkendi. Bir yere gitmeyecekti. Zaten burada ona karışacak birileri de yoktu. Aslında hayatında ona karışacak biri yoktu daha doğrusu. İstediği zaman istediği saatte çıkabiliyordu, geziyordu. İstediği saatte de geliyordu. Bu yüzden erkeklere benzemişti. Serseri gibi bütün gününü dışarıda geçiriyordu. Zaten sadece süslü olduğu için erkeğe benzetmiyorlardı onu. Saçları önüne gelmişti bunları düşünürken. Tekrar geriye attı ve onu dinlemeye başladı.

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 10:00 am

Miley Evan'la biraz sohbet ettikten sonra ilerdeki grubun yanına gitti.Onlar da Evan kadar şık ve güzellerdi. Birkaç tanesini yeni görüyordu fakat Büyük Salon'daki Seçmen Şapka faslında hepsinin ismini öğrenmişti. Hatta bir kaçı Ravenclaw'daydı...Yavaşça Peny'nin yanına gitti. Diğerlerine sıcak bir gülümsemeyle bakarak konuşmaya başladı....

"Selam Peny...Selam kızlar ben Miley... Miley Cyrus..."

dedi. Daha sonra Peny'e döndü ve yüzündeki gülümseme eksik olmadan konuşmasına devam etti...

"Peny...Çok güzel olmuşsun canım..."

dedi. Uzun ve güzel partinin kokularını seziyordu....

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 10:15 am

out:kusura bakmayın ya ben şimdi yazamam Wink

sonuçLarı bekLiyorum. Sonra yazarım. Sİze iyi rpLer..

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 10:25 am

Marissa, yanlarına gelen yeni kızlara baktı. Biri Penelope diğeri ise Miley'di. Konuşmalardan anladığı kadarıyla Miley sınıf başkanıydı. İki kız da gerçekten sevimli görünüyordu. Marissa gülümseyerek;

'' Selam Miley.. Ben de Marissa. ''

dedi ve elini uzattı. Bir yandan da az önceki konuşmaları düşünüyordu. Yani Rosie ve Nick'i. Hogwarts'ta tanıdığı ilk kız pek onun gibi değildi ama yine de anlaşmışladı. Nick de iyi biri gibiydi ama konuşma fırsatları olmamıştı pek. Umarım iyi bir arkadaş grubum olur diye düşündü. Bu arada Miley'e bakıyordu. Elinin havada kalmamasını umuyordu..

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 10:41 am

' Selam Miley.. Ben de Marissa. ''

dedi sarışın tatlı kız. Elini uzatmıştı. Miley de elini uzattı ve gülümsedi. Bu kızı Seçmen Şapka'dan hatırlıyordu. Hiç tereddütsüz "Ravenclaw" demişti Şapka. Demekki çok zekiydi kız... Daha sonra suratına o meşhur tatlı gülümsemeyi yerleitirdikten sonra konuşmaya başladı....

"Merhaba Marissa tanıştığıma memnun oldum..."

dedi...Etraf oldukça güzel ve düzenli görünüyordu. İçeride fazla kişi olmamasına rağmen parti havası yerine oturmuştu bile. Bir Yılbaşı partisini bir de Açılış Partilerini çok severdi....

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 10:47 am

''Merhaba Marissa tanıştığıma memnun oldum..."

demişti kız muhteşem bir gülümsemeyle. Marissa'nın uzanan elini de sıkmıştı. Bugün gerçekten güzel bir gündü. Ve gerçekten iyi insanlarla tanışıyordu.

'' Ben de memnun oldum.. Sanırım Ravenclaw sınıf başkanısın, değil mi? ''

Az önceki konuşmalardan bunu anlamıştı. Ama emin olmak istiyordu..

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 10:51 am

Rp out: Şimdi çıkmam gerekiyor Miley'ciğim. Sonra devam ederiz umarım (:

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 10:51 am

'' Ben de memnun oldum.. Sanırım Ravenclaw sınıf başkanısın, değil mi? ''

Miley kendisini övmeyi sevmezdi fakat bu soru karşısında cevap vermek zorunda kalmıştı...Kızın güzel gözlerine bakarak konuşmaya başladı...

"Evet canım öyleyim...Bir ihtiyacın olduğunda çekinmeden beni bulabilirsin..."

dedi gülümseyerek. Bunu düşünerek söylemişti. Bu yüzden kızın yanlış anlayacağını ummuyordu. Yada yanlış anlamamasını istiyordu...

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 10:51 am

Marissa Tonks demiş ki:: Rp out: Şimdi çıkmam gerekiyor Miley'ciğim. Sonra devam ederiz umarım (:

Tabii cnm devam ederiz...

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 11:22 am

Zac parti hazırlıklarını son güne bırakmıştı. Aslında partilerin her zaman sıkıcı olduğunu düşünürdü. Bir sürü gereksiz balon ve müzik... Bu ona çok anlamsız gelirdi. Annesinin ısrarıyla Diagon Yolu'ndan siyah bir smokin almıştı. Aslında çok yakışmıştı fakat tipi değildi. Biraz geç gitti partiye. Bunu bilerek yaptı. Zamanının çoğunu bir partide geçirmek istemiyordu fakat parti alanına geldiğinde fikri değişti İleride bir grup gördü. Aralarında bir erkek ve 5 kızdan oluşan bir gruptu. İkisini gözü bir yerden ısırıyordu ama çıkaramadı. İyice yaklaştı daha sonra birbirinden güzel iki kızın Evan ve Miley olduğunun farkına vardı. İkisi de çok şıklardı. Diğerleri de çok şıktı fakat şimdilik sadece bu ikisini tanıyordu...

"Vayyyss....Burada güzel bir hava seziyorum...Miley...Evan...Çok güzel olmuşsunuz bakıyorum da...Ne o erkek avına mı çıktınız..."

dedi bir kahkahayla. Daha sonra baştan başlayarak herkese kendini tanıtmak istedi. Öncelikte Slytherin sınıf başkanının yanına gitti. Büyük salonda tanımıştı onu ama adını hatırlayamadı...

"Selam...Ben Zac..Ravenclaw 1. Sınıf Öğrencisiyim..."

sırayla herkesle tokalaştı ve bu sözleri söyledi....

Misafir

Söylediklerinden sonra kısa bir sessizlik başladı aralarında. Kendisi ise bu sessizlikten yararlanır gibi karşısındakileri süzüyordu. Kahverengi saçlı, 15 yaşlarındaki kıza bakarken bir yandan da düşünüyordu. Eğlenceli bir tipe benziyordu. Karakteri de kendisine uysa ne iyi olurdu. Birkaç arkadaşa çok ihtiyacı vardı. Özellikle de Slytherin’in büyük sınıf öğrencilerinin, kendisine yiyecekmiş gibi bakmalarından oldukça tırsmıştı. O bakışlardan kendisini kurtaracak büyük sınıflardan bir arkadaşı olmasını çok dilerdi. Gözlerini kızdan alıp siyah saçlı, kendi yaşlarında bir oğlana çevirdi. Sempatik birine benziyordu. Her şeye rağmen fazla burnu havada gibi de geldi kendi kendine. Belki kuruntu yapıyordu; ama gerekli bir sebebi vardı. İnsanları daha yeni tanımaya başlıyordu. Daha tanıyacağı birçok kişi vardı. Önyargılarını bir kenara bırakıp insanları olduğu gibi kabul etmeye karar kıldı.

Derin bir nefes alarak bakışlarını kısacık saçlı 6. sınıftan Lily'ye çevirdi. Onu görmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Zaman onu oldukça fazla değiştirmişti. Boyu uzamıştı, saçlarına verdiği şekil değişmişti, daha bir erkeksi havaya bürünmüştü. Kaç yaşındaydı ki? Hatırlayabildiği kadarıyla 15 olmalıydı. Eski duyguları yeniden canlanmıştı. Onu dost olarak çok özlemişti. Her ne kadar Johnny, Hogwarts’a gittikten sonra Peny'yi unutsa da. Lily tatillerde Fransa’ya döndüğünde, Pen gizlice camdan onun gelişine sevinen ailesini izlerdi. Daha sonra en sevdiği oyuncağı olan ördeğini kucağına aldığı gibi yatağına yatar, sessizce ağlardı. Lily’den sonra hiç arkadaş edinmemişti. O zamanlar yalnızlığa düşkün olmuştu. Dışarıya oyun oynamaya da hiç çıkmazdı. Kütüphanede geçirdiği günlerin kârını çok iyi bilirdi.

Dün 1. sınıftan bir çocuğu azarlayışını düşündü. Düşündükçe gülesi vardı; ama kendisini tuttu. Kendisi de küçük bir kıkırdamanın ardından siyah saçlı oğlan hakkındaki düşüncelerine birkaç yorum daha ekledi. Onunla iyi anlaşabilecek miydi ki? Evet, sempatikti; ama sempatikliğinin arkasında Stefania’yı sinir edecek bir davranışı olamaz mıydı? Sorularına cevap verebilmek için ilk olarak onunla tanımalıydı. Daha sonra tüm rahatlıkla cevap verecekti.

“Selam"

Söylediklerinden sonra tekrar küçük bir kıkırdamanın ardından gülen yüzünü JZac'açevirdi. Acaba tanıyabilmiş miydi Peny'iBoğazını temizleyerek ayağa kalktı. Zac'e doğru biraz yaklaştı.

“Sen Efron ailesinin en küçük oğulları Zac değil misin? Beni tanımadın mı? Sizin malikanenin yanındaydı bizimkisi. "

Sözlerinde az da olsa kırgınlık vardı. Hoş, belki de Peny'yi tanımıştı; ama tanımamazlıktan geliyordu.

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 11:48 am

"Sen Efron ailesinin en küçük oğulları Zac değil misin? Beni tanımadın mı? Sizin malikanenin yanındaydı bizimkisi. "

Zac biraz şaşırmış bir şelilde baktı. Bu kız Peny olamazdı değil mi? Onu yıllar önce kaybettiğini sanıyordu halbuki. Kendisinden yaşça biraz büyüktü fakat eskiden aralarındaki arkadaşlığın kopmamasına inanmışlardı ikisi de. Daha sonra Peny'i uzunca süzdü. Çok değişmişti. Yıllar onu şarap gibi daha da güzelleştirmişti. Şaşırmış bir ifadeyle konuşmaya başladı...

"Pe-Peny...Sen misin?"

sadece bunları söyleyebilmişti. Dahası gelemedi...

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 12:15 pm

"Ben Marissa. Rosie ile aynı binadayım. Memnun oldum Nick." Yanlarındaki kız sonunda Nick'le tanışmıştı kendisine elini uzatmıştı. Nick bu eli geri çevirmeden "Selam Marissa ben de Nick, zaten biliyorsun." dedi ve gülümsedi. Marissa'nın uzun, sarı saçları ve masmavi gözleri vardı. Nick kızın gözlerini çok beğenmişti. Bunu dile getirmekten kendini alamadı: "Marissa gözlerin... Tıpkı senin gibi çok güzeller." dedi ve yine kocaman gülümsedi...

Misafir

Elinden yırtıp attığı mektup sanki hala yere düşmemişti. Düşmekte istemiyordu sanki. Parçalanmak istemiyordu. Sonsuza kadar unutulmak. Bir kağıt parçasının kirli yüzü olmak istemiyordu. Ama Johnny her şeyi unutmak için kağıdı atmak zorundaydı. Babasının ağlaya ağlaya yazdığı mektubu.

Roivuné malikanesinin tam karşısında bulunan Efron malikanesinin en küçük çocukları birbirlerine sımsıkı bir dostluk bağı ile bağlıydılar.Ancak araya Hogwarts girince yaklaşık iki veya üç sene görüşememişlerdi.

Ancak artık bunu unutacaklardı. Çünkü artık hep beraberlerdi. Ancak bu ayrılıkta büyük bir Pen'in hatası vardı. Marsilya'ya tatillerde gittiğindeZac'e hiç uğramamıştı. Onla tek bir diyalog kurmamıştı bile. Çünkü en iyi arkadaşı Hogwarts'daki ders temposu yüzünden Peny'nin aklından tamamen çıkıvermişti. "Çok pardon Zac, seni tamamen unutmuşum.Seni nasıl unuttum hala aklım sırrım ermiyor. Galiba Hogwarts yüzünden olmalı."Ancak Zac ne söylerse söylesin Peny'nin yüzündeki kırıklık ve burukluk bir türlü solmak bilmiyordu. Özellikle Zac'in Ravenclaw'a düşmesi çok iyi olmuştu. Aralarındaki eski dostluk tekrar pekişecekti.

Yalnız Zac'e babasından gelen mektubu anlatması lazımdı "Partinin başından beri gözüme tanıdık gelmiştin. Ancak kafam çok dağınıktı Zac. "Derin bir nefes aldıYarım kalan balkabağı suyundan birkaç duyum kalmışken hepsini bitirmişti.Daha sonra da o tatlı gülümsemesini takınmaya hazırlanıyordu.Bazen kendini bile beğenebiliyordu o haliyle.Bir kahkaha atmıştı bu düşündüğünden ötürü.Saçmalamamak için gayret gösteriyordu.Şimdi ne yapacaklardı.Gerçekten heyecanlı bir bekleyişten sonra herkesi orada görmek istiyordu.Boş bardağı masaya koydu ve koltuğa gelerek yavaşça oturdu.Şöminenin sıcağı ona da geliyordu.Aslında sıcaktan biraz rahatsız olmuş gibi görünse de katlanabiliyordu.Şimdi koltuğa iyice yayılmış gelecek öğrencileri bekliyordu sabırsızlıkla..

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 2:23 pm

Evan, Miley'i ve sonradan gelen diğer arkadaşları dinlemiş gibi görünüyordu; ama o hiç bir şeyin farkında değildi içinde. Kimseyi duymuyor, yorum yapmıyordu. Bu durumun nedenini kimse gibi kendisi de bilmiyordu. Çevresinde yakışıklı erkekler, güzel kızlar vardı; ama kimin kim olduğunu ayırt edemiyordu. Birden neşeli küçük kıza ne olmuştu böyle? Aslında hiç bir sorunu yoktu ama...
Sadece şömineden yayılan ısının kendini aşırı derecede terlettiğini hissetti. Çok rahatsız olmuştu. Hala çevresine karşı ilgisizdi; ama yüz ifadesi değişmişti. Miley'e döndü. Yanındaki arkadaşlarıyla konuşuyordu. Ayrıca yanında az önce selam verdiği yeni öğrenci de vardı. Onları uzun zaman cevapsız bırakmıştı haylilye. Acaba onun bu halini fark etmemişler miydi? Eğer öyleyse çok üzülürdü.
"Miley, beni lavaboya kadar götürür müsün? Kendimi kötü hissediyorum."
dedi güçlükle. Başı dönmeye başlamıştı.

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 4:11 pm

Parti çok mükemmel gidiyordu. Herşey dört dörtlüktü. Yeni arkadaşlar edinmişti. Hele de Peny ve Zac'in eskiden çok yakın iki arkadaş olduklarını duyunca mutluluğu iki katına çıkmıştı. Evan'dan ses çıkmıyordu fakat Evan zaten sessiz bir kızdı bu yüzden pek endişelenmemişti...

"Miley, beni lavaboya kadar götürür müsün? Kendimi kötü hissediyorum."

Birden yanında duran Evan'a çevirdi gözlerini. Hemen ellerinden tutup lavobaya götürdü onu...Elini yüzünü yıkadı. Evan'ın makyajı biraz akmıştı ama bu ne onun nede Evan'ın umrundaydı...Eliyle Evan'ın saçlarını kenara aldı...

"Şimdi iyi misin canım?"

diye sordu telaşla...Onu bu halde görmek içini acıtıyordu....

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 4:51 pm

"Marissa gözlerin... Tıpkı senin gibi çok güzeller."

Marissa, Rosie gibi rahat olmaya çalıştı. Biraz olsun başarmıştı ama yanaklar yine de hafifçe kızarmıştı. Nick'in gözlerine bakarak;

'' Teşekkürler Nick.. Gerçekten çok incesin.. Senin gibi bir arkadaşım olması gerçekten büyük şans. Ama senin de hakkını yememek gerekiyor. Saçlarına bayıldım gerçekten. Bir ara denemeliyim bunu. ''

dedi gülerek.. Ve gülümseyerek etrafı izlemeye devam etti.

Misafir

Out: -Metamorfmagus değilsin ki onun için başvurmadın. Ve alımlar bitti.

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 6:20 pm

'' Teşekkürler Nick.. Gerçekten çok incesin.. Senin gibi bir arkadaşım olması gerçekten büyük şans. Ama senin de hakkını yememek gerekiyor. Saçlarına bayıldım gerçekten. Bir ara denemeliyim bunu. '' Marissa bunları dedikten sonra Nick küçük bir kahkaha attı ve "Teşekkür ederim Marissa eminim senin saçların kıvırcıkken de çok güzeldir. Ve ımm... Ben de senin gibi biriyle tanıştığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Umarım arkadaşlığımız hiç bitmez..." dedi ve kahkasının yerini tüm yüzünü kaplayan bir gülümseme aldı. Normalde Nick böyle şeyler söylerken utanmazdı ama bu sefer biraz çekingen davranmıştı sanki. Bunu Marissa'nın da utangaç oluşuna verdi ve " Ben içecek bir şeyler alacağım sende benimle gelsene ?" dedi Marissa'ya isteklice bakarak...

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 7:22 pm

Rosie eline çoktan bir kaymak birası almıştı bile. Çok kişi içmiyordu, ama bu içki türü hoşuna gidiyordu. Yanlarındakilere baktı. Onunla sohbet etmeyi bırakmışlardı. Rosie’nin can sıkıntısı belki de bundandı. Marissa ile Miley koyu bir muhabbete dalmış gibilerdi. Canı sıkılıyordu. Çünkü neden bahsettikleri çok açıktı ve sohbet iyiye gitmiyordu. Sürekli tanışmak için konuşuyorlardı. Bu da hoşuna gitmiyordu doğrusu.

"Selam Peny...Selam kızlar ben Miley... Miley Cyrus..."

"P eny...Çok güzel olmuşsun canım..."

'' Selam Miley.. Ben de Marissa. ''

" Merhaba Marissa tanıştığıma memnun oldum... "

'' Ben de memnun oldum.. Sanırım Ravenclaw sınıf başkanısın, değil mi? ''

" Evet canım öyleyim...Bir ihtiyacın olduğunda çekinmeden beni bulabilirsin... "

Şimdi içeri biri igirmişti. Aslında bu partinin başından beri vardı. Ama pek dikkatini çekmemişti doğrusu. Onu izledi. Yeni tanıştığı kız ile sohbet ediyordu. Peny.. Slytherin’in sınıf başkanı olduğunu gördü. Cübbesinin önünde sınıf başkanı rozetini yeni görmüştü. Onlar da yüksek sesle konuştğu için muhabbetlerine tanık olmuştu istemeden de olsa. Ama dinlemesi Rosie’nin suçu değildi. Müziğin sesinin çok olmasıydı asıl suç. Bu yüzden herkes yüksek sesle konuşuyordu. Rosie gibi hiçbir şey yapmayan da konuşanları dinlemek zorunda hissediyorlardı kendilerini.

"Vayyyss....Burada güzel bir hava seziyorum...Miley...Evan...Çok güzel olmuşsunuz bakıyorum da...Ne o erkek avına mı çıktınız..."

"Selam...Ben Zac..Ravenclaw 1. Sınıf Öğrencisiyim..."

“Selam"

“Sen Efron ailesinin en küçük oğulları Zac değil misin? Beni tanımadın mı? Sizin malikanenin yanındaydı bizimkisi. "

"Pe-Peny...Sen misin?"

"Çok pardon Zac, seni tamamen unutmuşum.Seni nasıl unuttum hala aklım sırrım ermiyor. Galiba Hogwarts yüzünden olmalı.Partinin başından beri gözüme tanıdık gelmiştin. Ancak kafam çok dağınıktı Zac. "

Sohbetleri çok sıkıcı ve iğneleyiciydi. Muhabbetten sıkılmıştı. Miley Evan’ın yanına gidince Marissa Nick ile sohbet etmeye başlamıştı. Aslında sohbet de sayılmazdı. Bu yüzden Miley ile Evan’a baktı. Miley Evan’ı lavobaya götürmüştü. Neler oluyordu bu partide böyle? Çok mu içmişti. Rosie hemen elindeki kaymak birasını bıraktı ve onları dinledi. Müzik yüksek olduğundan onlar da yüksek sesle konuşuyordu. Böylece sesleri rahat duyulabiliyordu.

"Miley, beni lavaboya kadar götürür müsün? Kendimi kötü hissediyorum."

"Şimdi iyi misin canım?"

Miley ile Evan’da sıkmaya başlamıştı. Belli ki Evan’a bir şeyler oluyordu. Ama bu Rosie’yi ilgilendirmezdi. Hayatında hiçbir zaman kendinden başka kimseyi düşünmemişti. Düşünmeyecekti de zaten. Sadece dostları ve kendisi ilgilendirirdi onu. Dostlarını düşününce aklına Nick geldi. Arkasına döndü ve Marissa ile Nick’in sohbeti koyulaştırdığını gördü. Nick ile ilk tanıştıkları zamana benziyordu. Aynı şeyleri ona da söylüyordu. Rosie gülümseyerek dinliyordu onları. Diğerlerini de tabi.

"Selam Marissa ben de Nick, zaten biliyorsun.Marissa gözlerin... Tıpkı senin gibi çok güzeller."

'' Teşekkürler Nick.. Gerçekten çok incesin.. Senin gibi bir arkadaşım olması gerçekten büyük şans. Ama senin de hakkını yememek gerekiyor. Saçlarına bayıldım gerçekten. Bir ara denemeliyim bunu. ''

"Teşekkür ederim Marissa eminim senin saçların kıvırcıkken de çok güzeldir. Ve ımm... Ben de senin gibi biriyle tanıştığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Umarım arkadaşlığımız hiç bitmez... Ben içecek bir şeyler alacağım sende benimle gelsene ?"

Demek ki Marissa da Nick'in saçlarını beğenmişti. Zevkleri de aynıydı. Rosie araya girmek istedi. Kaymak birasını yarım bırakmıştı çok içtiğini düşünüp. Çantasından parlatıcısını çıkarttı. Nick daha yerinden kalkmamıştı. Parlatıcısını sürdü. Kaymak birasını içerken silinmişti. Nick’e baktı ve:

“Nick.. Ben de gelebilir miyim sizle. Burada çok sıkıldım ya..”

Dedi ve parlatıcısını çantasına koyarken dudaklarını birbirine birleştirdi. Yayılması daha kolay oluyordu dudaklarına bu şekilde. Ayağı kalktı ve Marissa’ya da baktı. Ona bir elini uzattı diğer elini de Nick’e uzattı ve gitmeleri gerektiğini hatırlatır bir biçimde onların gözlerinin içine baktı. Yoksa onu istemiyorlar mıydı?

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 7:45 pm

Nick kızlara iltifat etmenin onları gururlandırdığını bildiği için hem Marissa'ya hem de Rosie'ye güzel yanlarını söylüyordu. Fakat bunların hiçbiri yalan değildi. Zaten Nick hayatında hiç yalan söylememişti... Marissa'yla konuştukları sırada Rosie'nin onları izlediğini farketti ve arkadaş oldukları için mutlu olduğunu hissetti. "Nick.. Ben de gelebilir miyim sizle. Burada çok sıkıldım ya.." Rosie bunları söyledikten sonra Nick ve Marissa'ya elini uzattı. gitmek istediğini bu şekilde belli etmişti. "Tamam canım hadi gidelim."

Misafir

Rosie Nick denen çocuğa gitmek istediğini söyleyince Pen bir süre şaşkınlıkla onu izledi. Pen Zac'ın yanına gelince onu sattığını düşünebilirdi; umursamadan önüne döndü. Zac'ı hala süzüyordu. O kadar değişmişti ki adını söylemese tanımazdı onu. Ama şimdi aynı okuldalardı farklı binalarda olmasını pek önemsemiyordu yaşlarını da. Uzun zamandır elinde tuttuğu Kaymak birasından bir yudum alarak; süslenmiş salonu izlemeye koyuldu. Bir kaç çift dans ederken bazıları konuşuyordu. Çoğu kişinin elinde içki olması Pen'i fazla şaşırtmamıştı.

Geçen yıl büyük öğrencilerden birisi Ateş Viskisi içmemesini söylediğinde sırf ona inat bir dikişte bitirip diğer bardağı kafasından aşağıya döktüğünü çok iyi hatırlıyordu. Küçük bir kıkırtı koyuverdi. Güneşin ışınları gözlerini kamaştırırken; Dört binanın amblemi ile süslenmiş salonda ki şarkının sesi oldukça yükselmişti. Yüksek sesli müzikleri severdi. Ama bu kadar dersin ardından bu ona fazla gelmişti.

Kendi üzerindeki cüppenin benzerini giyen bir öğrenci gördüğünde hemen peşine takıldı. Gerçi çocuğun nereye gittiğini de bilmiyordu ama hiç olmazsa sorabilirdi. Yavaş adımlarla yürürken, kendisini fark ettirmemeye çalışıyordu. Öyle ya çocuk neden onu takip ettiğini nereden bilebilirdi ki?
Çocuk bir kapının önüne gelmişti ve birşeyler söylüyordu. Beverly onun dudaklarının kıpırdamasından bunu anlayabilmişti. Hemen hızlanarak yanına yaklaştı ve o tam içeriye girerken kendisini içeriye attı. Kapı arkasından hızlıca kapanmıştı.

Pen bu sayede baloyu duymuştu aslında yoksa hiç haberi yoktu. Kısık sesle küfrederek Zac'a döndü;

"'Sınır tanımayan zeka en büyük hediyedir insana.' Zac senin zeki olduğunu bilirdim ama; sinsiliğinin daha ağır basacağını düşünmüştüm. Neyse Ravenclaw harika bir bina..."

Dedi. Gülümseyerek Zac'a baktı.

Konu: Geri: 2. Dönemin Başlaması Perş. Tem. 31, 2008 8:04 pm

Hermione partiye geç kalmıştı, e tabi kütüphane sorumlusu olmak hiç de kolay değildi. Tüm gün boyunca herkezin peşinden koşuşturuyordu, çok yorulmuştu. Ama ne kadar yorulsada bu işten gerçekten zevk alabiliyordu...

Hermione parti salonunun içine girdiği zaman ilk gözüne çarpan Nick ve yanındaki iki kızdı. İşte Hermione birazcık sinirlenmeye başlamıştı. Hermione Nick'i kıskanıyor muydu? Hemen Nick'in yanına gitti ve " Ah bayanlar üzgünüm ama Nick'i almam gerekiyor. Onunla özel konuşmak zorundayız da." Hermione Nick'i kolundan çekti ve uzağa gittiler...